
Aynı zamanda İstanbul Erbaa Akça Köyü Dernek yönetim kurulu üyesi olan Nurhan UZUN Korona virüsü şüphesi ile tedavi gördüğü Bakırköy Dr Sadi Konuk Hastanesinde hayatını kaybetti. Çok yakın bir arkadaşının verdiği bilgiye göre kendisi çevresinde iyilik meleği olarak bilinir, herkesin ihtiyacına koşmak için, yardım etmek için adeta yarışırdı. Kendisine tanınan idari iznini de kallanmayıp, "Milletimin bana ihtiyacı varken ben istirahate çekilemem" diyerek hizmete devam etmiş, Milletimize hizmeti kendi canından daha kıymetli görmüştür.
Nurhan Uzun'un hizmette yarışması akıllara Asr-ı Saadetten Umeyr bin Ebî Vakkas’tır (r.a.)'ı akıllara getiriyor.
Asr-ı Saadet’in yüzlerce çocuk kahramanı vardır. Onlardan bir tanesi Umeyr bin Ebî Vakkas’tır (r.a.). Resul-i Ekrem’in (asm) Bedir’e gideceği duyulunca, hemen annesinin yanına koşmuş, “Hele sen şu kılıcı belime kuşansana, Resul-i Ekrem Bedir’e gidiyor, ben de gideceğim” demişti. Vakıayı, ağabeyi Saad bin Ebî Vakkas’tan (r.a.) dinleyelim:
“Durumumuz Resûlullah’a haber verilmeden önce, Bedir Savaşına gidilirken, kardeşim Umeyr’in gizlenmeye çalıştığını gördüm. Kendisine, ‘Kardeşim, ne yapıyorsun böyle?’ dedim. ‘Resulullah’ın beni görüp, küçük kabul ederek, savaşa götürmemesinden korkuyorum, oysa ki, ben savaşa katılmayı çok arzu ediyorum. Belki Allah bana şehitlik nasip eder’ dedi.
“Durum Resulullah’a arz edilince, onun savaşa gitmesine izin vermedi. Umeyr ağlamaya başladı, bunun üzerine Resulullah ona izin verdi. Kendisi küçük olduğu için kılıcını omuzuna ben bağladım, şehit düştüğünde henüz 16 yaşındaydı.’’
Yorum Yazın