Değerli meslektaşlarım, geçen yıl rotasyona uğrayan bir imam kardeşiniz olarak duygularımı dile getirmek istiyorum. Sizlere edebiyat diliyle konuşmayacağım, kendi dilimle konuşmak istiyorum.
İlk olarak yer değiştirip atandığınız köy halkı sizleri benimsemiyor, huyunuzu, karakterinizi bilmiyor siz onları bilmiyor ve tanımıyorsunuz. Neden rotasyon diye ilk altı ay çok kızdığımız, kırıldığımız oldu, her neyse şimdi bir buçuk yılı geride bıraktık ve köy halkımızla sanki beş yıllık ahbap olduk, buralara nasıl geldik sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yeni görev yerimize başladığımız Cuma günü namaz öncesi semaver çayımızı camide hazırladık ve halen her Cuma devam ediyoruz.”insanlar Allah (cc) ın evine geliyorsa neden bir ikramımız olmasın”. Cemaatimiz şunu biliyor ki camide çay var ve imamın yüzü gönlü gülüyor. Çevre deki bazı imam arkadaşlarımızda bunu yapmaya başladılar.
Mutlaka her camide imam odası olmalı, düzenli ve tertipli. Dünya makamı için değil ama imamın etkili ve verimli olması için gerekli. Birebir dert ortağı olmak için çok güzel bir ortam. Burada da bir küçük çikolata, çay ikram edebileceğiniz ortamı yaratmalısınız. Elhamdülillah yaptık ve çok verimli oldu olmaya devam ediyor.
İlk altı ay altmış hane olan köy sakinlerini birebir ziyaret ettim.”Esselamü aleyküm…nasılsınız…yeni imamınız benim…”ve mahallede ne kadar rahatsız olan hasta ve yaşlılar varsa haftada bir defa uğradım ve “Allah (cc) senden razı olsun hocam…” dualarını aldım.
Ve ilk toplantımızı altıncı ayın sonunda yaptık, camiimizin durumu tamirat ve tadilat gerektiriyordu. Yarım asır önce toprak üzerine çakılı tahtalar ve taş duvarlar… Bismillah dedik ve üç ay içinde camimizde suyun içersinde balığın rahat ettiği gibi rahat ve nezih bir ortam yarattık.
Ben değil biz olmalıydık, mahallemizde birlik beraberliği sağlayıcı programlar olmalıydı. Muhtarımızla istişare ederek aşure programlarımızı yaptık, ramazan ayında iftar programımızı toplu yaptık. Her cami bahçesinde yılda iki üç defa köyün veya mahalle halkının maddi ve manevi katkısıyla bir program olmalı, ben değil biz yaptık diyebilmeliyiz.
Cami tadilat ve tamiratımız tamam ancak yetmiyor, insan inşasına başlamalıyız. Bir toplantı daha… Karar; kış aylarını değerlendirmeliyiz, ekim, kasım, aralık, ocak, şubat ve mart haftanın bir günü camide akşam çayı içmeliyiz, burası bizim sadece namazgâhımız değil aynı zamanda mahalle meclis binamız, istişare salonumuz olmalı. Elhamdülillah her hafta sonu cumartesi günleri yatsı namazı bütün mahalleli camide… Çoğu meslektaşlarımız olmaz dediler, olamaz dediler ama oldu. Hatta bazı kurumları da davet ederek slâytlı tarım ve sağlık eğitim programlarımızı da yaptık.(bu son cumartesi akşamı kar tipi varken bay bayan cemaatimizin gelmesi bizleri ayrıca duygulandırdı)
Haftanın Perşembe akşamlarını yatsı sonu bir komşumuzda gönüllü usulü veya kura yöntemiyle oturma sohbet programlarımızı icra ediyoruz.
Ayda bir gün camiimiz sadece bayanların etkinliğine ayırdık, piknik sohbet kaynaşma devam ediyor.
Mahallemizde olan olayları ve gelişmeleri aylık haber yapmalıydık ve yaptık. Camiimizin kütüphane köşesinde duvar gazetemizi çıkarttık, ayda bir yenilikleriyle, öğrencilerimizin şiir ve röportajlarıyla yayın hayatımıza devam ediyoruz.
…
Rahmetli dedelerimiz el feneriyle yürüye yürüye gecenin karanlığında camiye giderlerken, bu günkü şartlarda camiye cemaati getirmek çok zor değil be hocam. Şunu da bilmeliyiz ki önce umre için adam toplamak değil, evvela mahalle camisine toplumu kazandırmak sonra umre ye beraber yolcu olmak. Ravza i mutahhara ya hangi yüzle Resullah(sav)e selam dururuz, Beytullah da ardımızı perişan bırakıp gelmişken nasıl el açarız.
….
Kısa sürede beş yıl olmuş gibi yol aldık.
Mahallemize kendi merkezi sistemimizi kurduk, camide kendi okumuş olduğumuz ezan altı ayrı semtte okunuyor ve duyurularımızı ilan edebiliyoruz.(Karadeniz bölgesi evler dağınık ve engebeli arazi olması sebebiyle verimli oldu).artık mahalleli bir baştan diğer sona kadar haberdar.
Değerli meslektaşlarım.
Sadece başlı başına iyi kur an ı kerim ve mevlüd okuma yetmiyor. Tabi imam çok güzel kıraati olmalı ancak sosyal etkinlikleriyle cami ve cemaati kaynaştırmalı. Cemaati olmayan cami diye bir şey yoktur, köy halkıyla, mahalleliyle, komşularıyla kavuşamayan camiler vardır, biz bu mekânları her gün olmazsa da haftada bir, ayda bir şenlendirebiliriz. İnsanlar bir şekilde camiye kazandırılmalı. Sevgi ve saygı tohumları ekerek kardeşlik-birlik ve beraberlik ürünlerinin hasadını yapabilmeliyiz. Köyde oturan mı var diyebilirsiniz, şu an konumum itibariyle Cuma cemaatimin kendi mahallem hariç elliye yakını beş km şehir merkezinden bizimle beraber.
Bu toplumun birlik ve beraberliğe ulaşmasında en büyük görev bizlere düşüyor, camide cemaat olsun olmasın. “bu ezanlarki şehadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli”. biz ezanımızı okuyalım, melekler bize eşlik ediyor bundan daha iyi güzel namaza katılan cemaat olabilir mi.
Tek amacımız peygamber (sav) in vekili olarak Allah (cc)ın rızasını kazanmaksa, sizi dünya makam ve mevkileri aldatmasın. Ahreti kazanmak, görev sorumluluk ve bilincinde olabilmek adına sizden daha üstünü olamaz.
Ne olursa olsun, kim olursa olsun eğer Allah(cc) ın evi olan camiye bir canlı uğruyorsa, sizlerde oranın görevlisi iseniz en az O Yüce Rabbin misafirine bir bardak su ikram edebilmelisiniz.
Yolunuz açık Rabbim yar ve yardımcınız olsun.
Yorum Yazın