İslam Toplumlarında kendine has, o toplumu ortak noktada tutan kültürel zenginlikler mevcuttur. Bugün Türk Toplumu olarak baktığımızda, sahip olduğumuz milli kültürümüzün hemen hemen her alanının “dinle” yoğrulmuş olduğunu görürüz.
Milletimizin İslam dinini kabul ettikleri tarihten bu güne kadar dinimiz, milli kültürümüzle adeta özdeşleşmiştir. Milli kültürümüzden, dini motifler çıkarıldığı zaman geriye fazla bir şey kalmaz. Bu da, milli kültürümüzün dinden soyutlanamayacağını gösterir. Çünkü İslam dininin tebliğ etmiş olduğu ilahi mesajın özü: Bilgi, hikmet, adalet, hak, hukuk, huzur ve mutluluktur.
Türkiye´de farklı kökenlerden gelen insanların en geniş ortak paydası imandır. İslamiyet´ten beslenen milli kültürümüz, tarih boyunca vatandaşı olan fertlerin kökenlerine göre değil, sahip oldukları kıymet ve değerlerine göre davranmayı öğretmiştir. Etnik milliyetçiliğin dünyayı sardığı bir dönemde, bizi birleştirecek olan yegane güç, yine İslam’dır.Vatan uğrunda şehit olmayı, Allah yolunda şehit olmakla birleştiren ruh işte budur.
Unutmayalım ki, tarih boyunca bizi ayakta tutan, milli ve manevî değerlerimizdir. Dün olduğu gibi bugün de birlik ve beraberliğimizi bozmaya, kutsal değerlerimizi sarsmaya çalışan gözleri dönmüş kişi ve örgütler olacaktır. Bu hain çabalar,dün15 Temmuz ruhunda olduğu gibi, bugün de sağduyu sahibi milletimizin sağlam ve sarsılmaz imanı karşısında elbette başarıya ulaşamayacaktır.
Maalesef bugün milli ve manevi değerlerin zayıflamaya başladığı, basit menfaatler uğruna karşılıklı diyaloğun terk edildiği, buna karşın; dostlukları, menfaat ilişkilerinin belirlediği bir dönemde yaşıyoruz. Çözüm ise : Müslümanların kendilerine bir huzur reçetesi gibi verilmiş olan "Din Kardeşliği" mefhumunu ve bu çerçevede birlik-beraberlik anlayışını yeniden gözden geçirmeleri; tarih boyunca ve günümüz dünyasında yaşanmakta olan felaketlerden ders almaları gerekmektedir.
Tarihe baktığımız zaman görürüz ki, birlik ve beraberliğini devam ettiren milletler, yücelmiş ve yükselmişlerdir. Bölünüp parçalanan ve bölücülüğün pençesine düşen milletler ise tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir.
Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY :
"Girmeden bir millete tefrika, düşman giremez,
Toplu vurdukça gönüller, onu top sindiremez.
Sen, ben desin efrat, aradan vahdeti kaldır.
Milletler için, işte kıyamet o zamandır.
Mazilere in,mahşer-i edvarı bütün gez:
Kanun-i İlahi göreceksin ki değişmez “dizeleriyle bu gerçeği açık bir şekilde ifade etmiştir.
Sözün özü: Huzur ve güven içinde yaşayabilmemiz için daima güçlü olmak zorundayız. Güçlü olmanın en önemli şartı milletçe dayanışma, birlik ve beraberlik içinde bulunmaktır. Bunun için de ortak değerlerimizi nesillerimize çok iyi kavratmalı, tarih şuurunu örgün ve yaygın eğitime girdirmeliyiz.
Birliğimizi ve dirliğimizi bozmaya çalışan düşmanların aramıza sokmak istedikleri fitne ve fesat karşısında son derece uyanık ve tedbirli olmalıyız. Unutmayalım ki hepimiz aynı geminin yolcularıyız. Kurtuluşumuz için tek çıkar yol, içinde bulunduğumuz gemiyi hep birlikte korumak ve kollamaktır.
Allah (cc) birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermesin (Amin)
Sezai ERDAL-Emekli Müftü
Yorum Yazın