Birlikteliğin Eş/liliği ‘’kadın’’ …yada Bir olmanın Eş/liliği ….

Mensure Kaplan
1478 Görüntüleme
28 Şubat 2017 02:32
Son Güncelleme: 28 Şubat 2017 02:32

''Kadınlar bilirim ülkeme ait 
Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak 
Göğüsleri Çukurova gibi münbit 
Dağ gibi otururlar evlerinde 
Limanlar gemileri nasıl beklerse 
Öyle beklerler erkeklerini 
Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.''

 

 

Ne güzel demiş, Erdem Beyazıt , ‘’Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair’’ şiirinde , satır aralarında gezindikçe kadına dair bir umman gizlidir . Kıytı, köşelerde yaptığı düşünsel vurgular harika. İmaların buluşması sanki  ’’Yaslandın mı çınar gibidirler onlar, sardın mı umut gibi ’’. var mı budan ötesi, üzerine eklenebilecek başka bir düşünce…

 

Bu derin dünyanın, derin katların çatısı altında yaşayan Ademoğlu;  ne Havva ’sız kalabilmiştir, ne de Havva  Adem ’siz  yaşayabilmiştir. İllaki kaderi-celp etmiştir. Yalnız değildir. Her yüreğin eşiğinde bir kadın vardır bilirim.

 

Kadın varlığa dair bir oluş sebebiyetidir aslında. Bir yandan her bir varlığın doğuranı, neslin döngüsü iken bir yandan da şu âlemi evirip çevirenidir. İşte o denli ağırdır yükü. Dağ gibidir. Ama sele mahkûm oldu mu? Su altında kalır ertelenmiş, terkedilmiş duyguları. Hangi gözden baksakta, kadın çok tarihli bir anıttır. Bazen bir evin penceresi , bir evin bacası, bir evin ocağı, bir evin duvarıdır. Sinesinden bakmak ve görmek gerek…

 

 İslamiyet’in kadına olan muhabbeti de farklıdır. Dünya coğrafyasında kadın hiçbir değer taşımazken, İslamiyet bunun tam tersini inşa etmiştir. Öyle ki , diri diri kumların altından çıkarmış. Baş tacı etmiştir Eşler arasındaki kimliğin farziyetini sunmuştur. Cennet ahvalini dolduran yine eşler arasındaki feraset örneği değil midir?

 

 Belki duymuşsunuzdur , Hz. Fatıma’nın babasıyla olan muhabbetini… Günümüz şartlarında akla ve mantığa yerleşmesi zor bir kıssa ,  ‘’hey hat’’  dercesine yani…

 

Hazreti Fatimatüzzehra (r.a.) Hazretleri bir gün babası Peygamberimiz (s.a.s.)'e:

 

- Babacığım cennete en önce kadınlardan kim girecek? diye sordu.

 

Peygamberimiz (s.a.s.):

 

- Falan mahallede bir kadın var. O kadın ilk cennete girecek kadındır, buyurdular.

 

Hazreti Fatima çok merak etmişti:

 

- Benden de mi evvel girecek babacığım? diye sordu. Hazreti Peygamberimiz:

 

Senden de evvel girecek, istersen git de bir tanış. O zaman sen de neden önce onun gireceğini öğrenirsin, buyurdular.

 

Hazreti Fatima’nın o kadın hakkındaki merakı iyice artmıştı. Bir gün kadının evini sora sora buldu, kapısını çaldı, içeriden ihtiyar bir kadın sesi duyuldu:

- Kim o?

Hazreti Fatima, kendisini tanıtıp görüşmek istediğini söylediğinde kadın:

 

- Canim sana feda ey Allah(c.c.) Resulünün kızı. Sizinle çok görüşmek arzu ederdim. Fakat dışarı çıkmadığım için ziyaretinize gelemedim. Sizin beni arayıp bulmanız benim için bir lütuftur. Ancak ne var ki ben kocamdan izin almadan size kapıyı açamayacağım. Sizden çok özür dilerim. Yarın gelirseniz içeri girmeniz için izin alır kapıyı acarım, görüşürüz, dedi.

 

Hazreti Fatima geri gitti, kadın da meseleyi anlatıp kocasından izin aldı. İkinci gün kadınla görüşeceğine emin olarak gelen Hazreti Fatima yanına Hazreti Hasan’ı da alarak geldi. Kadının kapısını çalarak geldiğini bildirdi. Fakat kadın Hazreti Fatıma’nın yanında bir çocuk bulunduğunun farkına varmıştı. Hazreti Fatima'ya:

 

- Yanınızda bir de çocuk var. Ben yalnız sizin için izin almıştım, içeri siz girebilirsiniz, fakat çocuk dışarda kalır, isterseniz yarın gelin onun için de izin alayım, beraber içeri girersiniz, dedi.

 

Hazreti Fatima ikinci defa içeri giremeden geri döndü. Üçüncü gün yanına Hazreti Hüseyin'i de alarak gitmişti.- Kapıda yine ayni durumla karşılaşarak Hüseyin'i içeri alamayınca geri dönmek mecburiyetinde kaldı. Üçüncü gün üçü birden gittiklerinde kadın kocasından her üçü için de izin almıştı, içeri girdiler. Hazreti Fatima bir de baktı ki, içerde kendisini karşılayan dışarda sesinden tanıdığı kadın değil. Genç ve güzel bir kadın... Hayretle sordu:

 

Sizinle dışardan konuşurken sesiniz başka idi, simdi başka, bu nasıl oluyor? dedi.

Kadın;

 

- Sizinle konuşurken sesim dışarıya çıkmakta idi. Ben de sesimi yabancı erkek duyar da günaha girerim diye ağzıma tas parçası alarak konuşuyordum. Simdi ise o taşı çıkardım, dedi.

-

Hazreti Fatima’nın gözleri yaşarmıştı. Babasının neden cennete evvelâ bu kadının gireceğini söylediğini anladı.

Kadın Hazreti Fatima (r.a.)'ya:

 

- Ey Allah(c.c.)'in Resulünün kızı! Acaba ben kocama karşı vazifemi ifa etmiş oluyor muyum? "Allah(c.c.) beni kocama itaatsizlikten dolayı hesaba çeker diye korkuyorum, dedi.

 

Hazreti Fatima babasının müjdesini bildirdi:

 

- Hayır! Sen bil ‘akis babamın cennete ilk girecek kadın diye müjdelediği birisin. Hiçbir kadın sizin yaptığınızın onda - birini bile yapamaz, dedi.

 

Ve cennete ilk girecek olan kadınla bir hayli sohbet ettikten sonra müsaade isteyerek oradan ayrıldı.(ALINTI).

 

Emrivaki ve sitemkâr duruşlarımız var . Gerek dostlara gerekse insanlara karşı, neden bu tür davranışlara girdiklerine dair sorgulama içerisindeyiz. Hâlbuki ki bize olumlu gelen duruşlar, karşı tarafa olumsuz olarak yansıyabiliyor. Yukardaki kıssada anlatılana dair anafikir gibi.

 

Sizlerin aklınızdan geçenlerini az çok tahmin edebiliyorum. Bu hanım sahabe gibi düşünen ve uygulayan var mı? Acaba. Günümüz çerçevesinde bu bir deliliktir, nasıl olurda kapıya gelen misafir geri gönderilir?

Özün mahiyetini bilmeyen insan şaşı bakar. Körlerin FİL’İ tarif etmesine benzer. Körün biri, filin bacağına dokunur. Fil ,direk gibi der. Biri karnına dokunur. Fil , duvar gibi der. Diğeri de hortumuna dokunur. Fil, yılan gibi der. Görenle görmeyen bir olmadığı gibi, bilenle bilmeyen de bir olmaz.

 

Öyle insanlar var ki, İslamiyet çatısı altında olduğundan kimse onu fark etmez. Sadece Allah bilir ve Allah saklar. Çünkü erkeğin setresine girmiş bir hanımın beklentisi, güven ve sevgidir. Kadının setresine sığınan erkeğin beklentisi de değer ve mutluluktur . Yok, başka değişimiz. Kayıplardadır bu tür beklentiler ve sahiplik duyguları, diye düşünüyorum şu zaman çarkında.

 

Aslında fazla söze gerek yok. Bir eş, bir anne, bir kadın olarak çok yönlü penceresi vardır onun, bakmasını , bakabilmesini bilene….

 

Gerek hadislerde gerekse ayetlerde mühimmatlı ve geniş bir çerçeveye sığdırılmıştır, İslam’da kadın.

 

 ‘’En üstün mümin, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranan güzel ahlaklı kimsedir.’’[Tirmizi]

 

Kadın zarif olarak yaratılmıştır. Hiç kimse yoktur ki onun eşi yaratılmamıştır. Birbirinize bir çift göz ve birbirlerine de birer örtü olmanız dileğiyle...

 

Son olarak.

 

 ‘’Onlarla iyi, güzel geçinin!’’ buyuruluyor. (Nisa 19)…
 

Yorum Yazın