İnsan hakları mı?

Mensure Kaplan
1316 Görüntüleme
25 Aralık 2016 20:25
Son Güncelleme: 25 Aralık 2016 20:25

Öyle diye bir şey var mı?

Bu soruyu sokaktaki insana sorarsanız, yaklaşık yüzde 60’ı yok der. Bilinçli olmak güzel, hiç değilse her şeyin farkında.  Ama maalesef bilinçli olunduğu kadarda faaliyetlerimiz yüksek olabilseydi keşke.  Farkındalığı yönetebilseydik, yeterince sesimiz çıkabilseydi.

Şimdi BM milletler tarafından imzalanan ve insan hakları diye belirlenen, ekonomik, siyaset, adalet, hukuk, yönetim, din , dil ve ırk yönünden korumak ve gözetmek adına çıkarılan maddelerce  hemen hemen 56 BM devletlerden 48’i bu beyannameyi  kabul görülüp  imzalandı.

Böylece,  bu Antlaşma’nın Önsözünde söyle bir cümle konuldu. “İnsanın temel haklarına, insanın haysiyet ve değerine, erkek ve kadınların eşitliğine ve küçük büyük tüm ulusların eşitliğine olan inancı” açıkça teyit etmektedir. I. Maddede belirtildiği üzere Birleşmiş Milletler'in dört ilkesel görevinden biri “ırk, cinsiyet, dil veya din ayrımı yapmadan herkes için insan hakları ve temel özgürlüklere saygıyı” teşvik etmektedir.

Yaklaşık 68 yıl geçti bu antlaşmanın üzerinden, bu zaman zarfında bazı ülkelerde ırk zayıf duruma düşürüldü , sömürü altına alındı, din kavramı da somutlaştırılarak insanların gözünde düşürülerek dinsizlik açılımına yol açtı. Geri kalan ilkelere de  bir şey demiyoruz.

Bu madde de yer alan bu temel hakların yerine getirilmiş olduğuna dair inancımız yok olmuştur. Her devlet kendi bedellerini ödemek zorundadır. Ama bu bedeller maalesef kişisel hırs ve adaletten uzak, sadece yapısal bir yargı olarak kalmaktadır. Kendi vatandaşlarının haklarını korumaktan başka bir diğer devletlerin insanların hukuk, adalet, siyasi haklarını korumuş olsa idi o zaman diyebilirdik ‘’evet gerçekten iyi ki var insan hakları’’… 

Sadece biz değil bir kısım devletlerde bu düzensizliğin farkında.  ‘’Birleşmiş Milletler'in çabalarına rağmen dünyada yaygın ve şiddetli insan hakları ihlalleri yapılmaya devam etmektedir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabulünden altmış sekiz yıl sonra insan haklarının geniş yelpazede çeşitli biçimlerde ihlali haberlerde kapsamlı bir yer bulmaktadır. Bu durum, en azından bir ölçüde, dünyada insan hakları konusundaki farkındalık düzeyinin artmasından ve özellikle çocuk istismarı, kadına karşı şiddet ve yakın zamana kadar geleneksel standartlara göre makul bir davranış olarak görülen istismar biçimleri gibi sorunlu alanların denetlenmesindeki gelişmelerden kaynaklanmaktadır.’’

Bu beyanname bir göz boyamaktan başka bir şey değildir. Gelişmiş medya sayesinde ortaya konulan bu zulümleri görmekten gelinmez.  Kendi topraklarından sürülen Filistinliler ve halen devam eden iç kavgalar, sömürü altındaki güney bölgeler , mülteci insanlar bunun bir örneğidir. Medeniyet kavgası,  kültür  kavgası, insanlık kavgası, geçmişin  kavgasıdır bu durmlar. Halen bu zulümler, sebepsiz ölümler devam ediyorsa, çıkarları olan devletlerin desteklerini yürütmüş olmasındandır.

Fazla söze gerek yok görünen köy misalidir bunlar. Şafak Erdal’ın ‘’insan hakları evrensel mi ‘’ köşe yazısında dediği gibi;

Yine bu kavram, kalkan yapılarak güçsüz  ülkeler işgal edildi: Afganistan, Irak gibi.
Ve "İnsan hakları" adına "İnsani müdahalenin yapıldığı her yerde durum daha da kötüye gitti, açlık, salgın hastalık, kitlesel göç, iç savaş gibi tarifsiz trajediler yaşandı: Irak'ta, Afganistan'da, Kongo'da, Zimbabwe'de, Darfur'da, Somali'de, Kuzey Kore'de... 
Günümüzde tüm insanların gerçekten "Özgür ve eşit" doğduklarına, tüm insanlarıngerçekten "Hiçbir ayrım gözetilmeksizin tüm haklardan ve özgürlüklerden"yararlandıklarına inanıyorsanız; İnsan Hakları Günü kutlu olsun..

Aynen öyle.

Yorum Yazın