Rahman ve rahim olan adınla aldır her nefesimizi ya rab, yine bir mübarek ayda, bir Cuma’da, bir mübarek günde (BERAT), kutlu eyle , yar eyle ..
Ya rab, nurundan ruhlarımıza üfürdüğün şu bedenizi temiz eyle, cürüm ile geldik kapına, sen af eyle. Varlığından haberdar eyledin bizleri ,sen imanlı eyle.. Alınlarımıza secdenin nurunu mühürle..
Yüce kitabin da dersin ya,
“Kullarım, sana benden sorarlarsa (onlara söyle): Ben (onlara) yakınım. Dua eden, bana dua ettiği zaman onun duasına karşılık veririm. O hâlde onlar da bana karşılık versin (benim çağrıma uysun)lar, bana inansınlar ki, doğru yolu bulmuş olalar.” (Bakara, 2/186)
İşte senden istiyorum ya RAB, Muhammed ‘in Ümmetini koru, doğru yoldan ayırma , kuran ile kıyama kaldır. Nefsimizi şeytana sattırma.
Ne olur Allah ‘ım mazlumun hakkını bizde bırakma, yoksa biz ne hesap veririz . kötülük yapanı elimiz ile düzetmeyi nasip et, imanın en küçüğü (kalp ile buğz etmek) ile değil. Zalime fırsat verme.
Ey alemlerin rabbi,
Hz. Aişe (ra) der ki:
Peygamber Efendimiz Şaban ayının 15. gecesi olan Beraat gecesi’nde: Ya Aişe! Bu gece hangi gecedir? buyurdu. Ben de: Allah ve Resulü en iyi bilir... dedim. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: Bu gece Şaban'ın 15. gecesidir. Bu gecede dünya işleri ve kulların amelleri Yüce Allah’a arz olunur. Bu gece Allah'ın Cehennem ’den affettiği kimselerin adedi, Benî Kelb Kabîlesi’nin koyunlarının kılları miktarıncadır.buyurdu. Ve: Sen bu geceyi benim ibâdetle geçirmeme izin verir misin? dedi. Ben: Evet, buyurun, dedim. Resulullah (sav) namaz kılmaya başladı. Fatiha ve küçük bir sûre okuyarak kıyâmını hafif tuttu. Secdesini ise gecenin yarısına kadar uzattı. Sonra ikinci rek'ata kalktı. Birinci rek'attaki kıraat gibi kıraatını hafif ettikten sonra, secdeye vardı. Ve sabaha kadar secdede kaldı. Ben Resulullah'ın o kadar uzun secdede kalmasından ve kendisinden geçmiş görünmesinden, ruhu kabz oldu sanmıştım. Bu endişe ile kendisine yaklaştım. Mûbarek ayaklarına dokununca vefat etmediğini anladım.
Her şeyden haberdar olan el müheymin ,duyan el semi,
O bir peygamberdir. Günahsız kulun olmasına rağmen, bir insan olarak yaratıldığı için sana kulluk vazifesini en üst mertebede yapandır. Biz ise nefsimize uyarız, sünnetlerini yapmayız. Bizi bu ağır vakıadan kurtar.
Hz. Peygamber, Berat gecesinin içinde bulunduğu Şaban ayında nafile oruç tutmaya özen gösterirdi. Bunun sebebini soranlara şöyle cevap verirdi: "Şaban ayı, Receb'le Ramazan arasında insanların gaflet ettikleri bir aydır. Hâlbuki O, amellerin âlemlerin rabbine yükseltildiği bir aydır. Ben, oruçlu olduğum halde amelimin yükseltilmesini istiyorum."
[Tirmizî] Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Ben, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın Şâban ve Ramazan dışında iki ayı peş peşe tam olarak oruçla geçirdiğini görmedim." [Tirmizî, Ebu Dâvud ve Nesâî] "Şaban ayının 15. gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünde oruç tutunuz. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ (Keyfiyeti bizce meçhul bir halde) dünyaya en yakın göğe inerek (o andan) sabaha kadar: Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım. (Bir bela ile) mübtela olan yok mu, ona kurtuluş vereyim. Şöyle olan yokmu? Böyle olan yok mu? Buyurur (İbn Mâce).
Gecedeyiz ya rab temizle bizim ruhumuzu insani vasıflardan. Dünyamızı değil ahiretimizi şerefli kıl. Sevdiğin kullarla oldur bizi. Sana dayandık ve senden geldik. Hakkı söyleyen ve söyletenlerden eyle.
Huzurundayım
Yorgunum
Bi çareyim
Nurunla sar bizi..
Yorum Yazın