Yaşlılık bir takım bedensel ve zihinsel değişiklikleri bünyesinde taşır. Bu süreçte yaşlılarda ölüm korkusu oluşabilir.
Maddeci keskinlikler içerisindeki insanlar ölümü bir son olarak düşünürler. İkinci hayata inanmayan insanların kullanacakları tek yöntem budur. Ölüm konusunu unutmaya çalışıp yaşlılığın tadını çıkarmanın yollarını aramaya çalışırlar.
İleri yaşta belki en önemli stres kaynağı ölüm korkusudur. Kendisini idam sırasını bekleyen bir mahkum gibi gören yaşlının ölümü sorgulaması gerekmektedir. İşte insanlığın en büyük sorunlarından biri olan ihtiyarlık ve ölüm meselesine Said Nursi hazretleri Kur’an eczanesinden şöyle şifalı bir ilaç tavsiye etmektedir, AHİRETE İMAN !
Bediüzzaman Said Nursi hazretleri Haşir akidesinin ( Öldükten sonra dirilişe inanmanın) pek çok ruhi faidelerinden ve hayati neticelerinden bahseder. Bunlardan biri de ihtiyarların durumudur. Bediüzzaman Said Nursi ihtiyar insanların durumunu şöyle özetler ;
“Nev'-i insanın (insanların) bir cihette nısfı (yarısı) olan ihtiyarlar, yalnız hayat-ı uhreviye (Ahiret hayatı ) ile yakınlarında bulunan kabre karşı tahammül edebilirler.
Ve çok alakadar oldukları hayatlarının yakında sönmesine ve güzel dünyalarının kapanmasına mukabil bir teselli bulabilirler ve çocuk hükmüne geçen seri-üt teessür (çabuk üzülen) ruhlarında ve mizaçlarında, mevt (ölüm) ve zevalden ( son bulmaktan ) çıkan elim ve dehşetli me'yusiyete (ümitsizliğe ) karşı, ancak hayat-ı bakiye ( Ebedi bir hayat ) ümidiyle mukabele edebilirler.
Yoksa o şefkate layık muhteremler ve sükunete ve istirahat-i kalbiyeye çok muhtaç o endişeli babalar ve analar, öyle bir vaveyla-i ruhi (ruhi sıkıntılar, feryatlar ) ve bir dağdağa-i kalbi (kalbi ıztıraplar) hissedeceklerdi ki; bu dünya onlara zulmetli (karanlıklı) bir zindan ve hayat dahi kasavetli (boğucu-sıkıntılı) bir azab olurdu.”
Ve Bediüzzaman Said Nursi hazretleri imanın ne kadar büyük bir nimet olduğunu şu sözlerle ifade ediyor.
“İşte ey benim gibi ihtiyarlık zahmetini çeken ihtiyar ve hemşire ihtiyareler!
Madem elhamdülillah biz ehl-i imanız ve madem imanda bu kadar nurlu, lezzetli, sevimli, şirin defineler var ve madem ihtiyarlığımız bizi bu definenin içine daha ziyade sevk ediyor.
Elbette imanlı ihtiyarlıktan şekva değil, belki binler teşekkür etmeliyiz.”
Yorum Yazın