Görüntü Değil, İcraatlar Müslümanca Olmalı..

Halil ŞEKERCİ -Bandırma Müftüsü
1992 Görüntüleme
27 Kasım 2018 18:40
Son Güncelleme: 27 Kasım 2018 18:40

GÖRÜNTÜ  DEĞİL, İCRAATLAR MÜSLÜMANCA OLMALI..

Hz. Peygamber (A.S.) ve Kur’an imandan hemen sonra ibadet edilmesini emreder. İman ve ibadetin amacı, insana güzel ahlak ve güzel hasletler kazandırması ve kötü hasletlerden alıkoymasıdır.

İmansız ibadetin fayda vermeyeceği gibi, güzel ahlak sahibi olmayan ve güzel hasletlere sahip olmayan kimselerin yaptıkları ibadetlerin sahibine faydası olmayacağı ve boşa gideceği haber verilmiştir.

Asrı Saadette çok namaz kılan, çok ibadet eden fakat komşularıyla geçinemeyen her gün onlara hakaret eden, kavga eden bir kadının öldüğünü ve bu kadının cennete gidip gitmeyeceğini soranlara;  Hz. Peygamber (A.S.): “Onda hayır yoktur o cehenneme gitmiştir.” Buyurur. (Buhari)

Hz. Peygamber (A.S.) “Söz taşıyan kimsenin cennete gidemeyeceğini söyler.” Bir başka hadisinde: “Kıyamet günü bana en yakın olanlarınız ve benim en sevdiklerim, ahlakça en güzel olanlarınız olduğu gibi bana en uzak ve en sevimsiz olanlarınız, kibirli, ağzını eğerek lüzumsuz konuşanlar. Yani ahlaksız olanlardır.” Buyurur. Yine bir defa: “Mü’min seven sevilen, dost olan, kendisiyle dostluk kurulabilen insandır. Sevmeyen sevilmeyen, dost olmayan kendisiyle dostluk kurulamayan kimse de hayır yoktur.” (Buhari)

“Bizi aldatan bizden değildir.’’Kim Allaha ve Ahiret gününe iman ediyorsa; komşusuna eziyet etmesin, iyilik yapsın, misafirine ikram etsin, hayır söylesin yahut sussun.” (Buhari-Müslim)

Bu konuyla ilgili gerek ayeti kerimeler, gerek hadisi şeriflere göre: Bir kimsenin adı ve görüntüsü değil, tavırlarının, icraatlarının Müslümanca olması gerekir. Yani önemli olan; Bir Müslümanın güzel hasletlere sahip olması, söylemleri ile değil yaşantısıyla Müslüman olduğunu göstermesidir.

Müslim de rivayet edilen bir hadisi şerifte: “Allah sizin görüntünüze değil, fakat kalbinizdeki imana ve amellerinize bakar.” Buyurulur. Yani suretten değil, sireten Müslüman olunması istenmektedir.

Mü’min, yaşadığı toplumda ve insanlık aleminde iyiliklerin, güzelliklerin yaşanması, kötülüklerin olmaması için çaba göstermelidir. Kendisi bulunduğu toplumda, cemiyette dürüst tavırları ve icraatlarıyla örnek şahsiyet olmalı, herkes ona gıpta etmelidir. Zulüm ve haksızlıklara karşı çıkmalı, bana ne deyip geçmemelidir.

Mensubu olmakla bahtiyar olduğumuz bu yüce DİN merhamet, saygı, sevgi ve hoşgörü dinidir. İnsanlara, hayvanlara merhameti emreder. Farklı inançta olsa bile kimseye hakaret edilmemesini emreden bir dinin mensubu olan müminler merhamet, nezaket ve zarafet sahibi olmalıdır. En’am suresi 108. ayet bunu bize anlatır.

Ne yazık ki, bu gün İslam toplumlarında zarafet bir yana nezaketten söz etmek nerdeyse mümkün değil.

Kimseye baki değil mülkü devlet simü zer,

Bir harap olmuş gönlü tamir etmektir hüner.

Bir gönül kırdıysan bu kıldığın namaz değil,

Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil. (Yunus Emre)

İslam’ın, Kuran’ın kuralları ortada. Bu dinin Peygamberi (A.S.)’ın hayatı ortada. Fakat İslam dünyasına bakarsak; gerçek dindar, ahlaklı, dürüst ve kendilerine hayranlık duyulacak insanların sayısının çok az olduğunu üzülerek görüyoruz. Müslümanım diyen birçok kimsenin yaşantısı, tavır ve icraatları hiçte Müslümanca değildir..

Dinimiz insanlara ve hayvanlara merhametin yanında bitkiye, ağaca bile zarar verilmesini asla kabul etmez.

Ne yazık ki; Barışın, huzurun olması gereken Müslüman topluluklarda bu gün huzur kalmamış, kavga ve cinayetlerin önüne geçilemez olmuştur.

Hazreti Peygamber as, Peygamber olmadan önce de herkesin güvendiği ve adamlığına hayranlık duyduğu yüce bir şahsiyetti. Yaşadığı Mekke de Ona MUHAMMED-ÜL EMİN derdi insanlar. Yazık ki; Onun Ümmeti olan toplumda bugün güvenden söz etmek nerdeyse mümkün değil. İnsanların çoğu iki yüzlü, bencil olmuş, menfaat duygusu her şeyin üstünde. Üç kuruş fazla kazanmak için yalan da söyleyen, çekinmeden yemin eden insanlardan geçilmez olmuş…

Batı toplumlarına göre bizde istisna denecek kadar az da olsa cinsel tacizler, sapıkça tavırlar görülmekte ve maalesef artmaktadır.

Dili ağzı olmayan zavallı hayvanlara yapılan vahşice eziyetler insanın kanını dondurmaktadır adeta.

Bize ne oldu?

Şairin dediği gibi:

Bize bir  şey oldu, cumamız Pazar oldu.

Ne olduysa azar azar oldu. (Arif N.Asya)

Bu olanlar uzun bir zamandan beri yapılmakta olan iblisçe planların neticesidir. Hatırlarsak İngilizin dediğini; “Onların her şeylerini yıktık, Felsefeleri, dinleri mahvoldu artık. Hiçbir şeye inanamıyorlar; derin bir boşluğa düştüler. Anarşi ve intihar için olgun bir hale geldiler.” (Louis Massignon)

Bir başka İngiliz bakanı da “Bu Kur’an Müslümanların elinde olduğu müddetçe onları yenemeyiz…” Bir başkası, “Müslüman gençliğini yıkmak için içki, eğlence ve sefahat yüzlerce atom bombasından daha etkilidir. Onları içkiye, eğlenceye, sefahat alemlerine daldırın. Nefis ve şehvetlerinin esiri olsunlar…”

Ne yazık ki, Müslümanlar bu kafirlerin planladığı gibi Kuran ahlakından koptu. Kuranı okudular anlamadılar, amel etmediler. Müslümanlar, İslam’ın ibadet kısmını (namaz, oruç…) alırken ahlak kısmından uzaklaştılar. İsmen, şeklen Müslüman görünüyor fakat tavır ve davranışlarda Müslümanlıktan eser yok.

Yani öyle bir Müslüman modeli oluştu ki; Namaz kılar, oruç tutar… fakat yalan söyler, menfaat söz konusu oldu mu her yol mübah olur, iftira atmada, söz taşıma da, yalan söyleme de hiç beis görmez. Kavga ederken, alış veriş yaparken, evlenirken… Allah ve Peygamberin rızasına uygun mu değil mi? Hiç oralı bile olmaz…

‘Emr olunduğun gibi dosdoğru ol’ ayeti inince Hz. Peygamber (A.S.) bu ayet beni kocalttı demiş. Bir gün pazar yerinde özürlü mal satmak isteyen birine: “Bizi aldatan bizden değildir.” uyarısına rağmen, bu gün dürüstlük sanki KAF dağının arkasına gitmiş. Üç kuruş fazla kazanmak için otuz yalan söyleyen, şeytanın aciz kaldığı hilelere başvuran kalabalıklar olduk…

Bir de elhamdülillah Müslümanım sözünden başka islamla zerre kadar ilgisi olmayanlar ayrı bir dert. Bunlar fırsat buldukça bu yüce dine saldırır, İslam’dan ve Müslümanlardan rahatsızlıklarını dile getirirler. Elhamdülillah hepimiz Müslümanız diye başlar ve ezan okunmasından tutun, çocukların camiye gitmesinden, götürülmesinden, Kur’an öğrenmesinden, imanlı, Kur’anlı yetişmesinden rahatsızlığını her platformda dile getirir.

Her şeye rağmen ümitsiz olmamak gerek; Bu ÜMMET inandığı gibi yaşayıp hem kendini hem insanlığın kurtuluşuna vesile olacak inşallah. Büyük bir İslam âliminin dediği gibi: “Ümitvar olunuz, gelecekte en gür sada İslam’ın sadası olacaktır.” Bi iznillah.

İnşallah İnsanlığın bu karanlığa doğru gidişi son bulacak. Evet bu Ümmet terk ettiği, kaybettiği Kur’an ve Muhammedi ahlakla yeniden buluşacak ve tüm insanlığın da barışına, kurtuluşuna vesile olacaktır.

                                                                 23-11-2018               

                                                            Halil ŞEKERCİ / ESENLER MÜFTÜSÜ

Bu Makale Sayaç defa okundu

 
 

 

Yorum Yazın