Ne Bayram Ne Seyran

Bünyamin GÖLCÜ
535 Görüntüleme
29 Aralık 2019 09:49
Son Güncelleme: 29 Aralık 2019 09:49

 

Önümüzdeki günlerde yılbaşı geliyor. Dünya her günkü gibi dönse de, gece gündüz aynı devaranı yapsa da, güneşlerin ayların umurunda olmadan seyirlerine devam etseler de insanlar için yeni bir yıl başlıyor. Bu birileri için yeni bir heyecan, birileri için yeni bir aşk, birileri için de yeni bir hayat demek.

Ama aslında değişen insanın kendi iç dünyasında hayata yeniden kattığı manalardır. Bakış açısındaki değişikliklerdir. Varlığa biraz daha güzel bakmasını becerebilmesidir. Bedeni hazlarda mutluluğu yakalama arzusudur.

Ancak yeni bir yılı kutlarken

1. Kutlanılan yılbaşının anlamı nedir? Çam süslemeleri, mum yakmalar vs

2. Geçmiş yılımızı sevaplarla, kullukla, ibadete, hayır ve hasenatla geçirdik. Onu mu kutluyoruz.?

3. Gelecek yıl içerisinde bütün sıkıntılardan ve günahlardan beraat müjdesi verildi de onu mu kutluyoruz?

4. Kutladığımız yılbaşının İslam için hükmü nedir. Dinimizde başka din mensuplarının bayramları katılım ölçüsünde kutlamanın fetvası var mı?

5. Yılbaşı kutlamaları başkalarının bayramı ise onu kutlamak onlara benzemek anlamına geliyorsa dinimizin başkasına benzemek hakkındaki hükmü nedir?

6. Ramazan ve kurban bayramları Allah'ı hatırlatırken, yılbaşı denince neden aklımıza Allah gelmez?

7. Sonradan ihdas edilen şeyler dalalet ise yılbaşı kutlamakla dalalete düşülür mü?

8. Yılbaşı bahanesiyle tüketim ve eğlence çılgınlığı israf sayılmaz mı?

9. Müslüman'ın, yılbaşını kutlaması Allahın ve Rasulünün gücüne gitmez mi?

İslam ümmeti ibadetlerine de uygun olarak tarih boyunca hicri takvimi kullanmışlardır, çünkü ramazan ayı, kuran ibadeti, hac menasıkı, zekat ibadeti vs rabbiyle irtibatını hicri takvime göre ayarlamıştır. Sadece günlük namaz vakitlerini belirlerken güneşin hareketlerinden istifade etmiştir.

Hz Peygamber SAS oruç tutarken dahi Yahudilere benzememek için bir günü iki güne çıkarmıştır. Müşriklere benzememek için elbisesinin altını toplamış, saç ve sakal tıraşını, giyim kuşamını, hatta yeme ve içme adabını dahi onlara benzetmemek için yeniden düzenlemiştir.  Hz. Peygamber Medine'ye hicret ettikten sonra, Medinelilerin yılda iki bayram kutladıklarını görüp "Yüce Allah size o iki bayram günlerine bedel olarak daha hayırlı iki bayram günleri ihsan buyurmuştur" (Ebu Davud, "Salât", 245; Nesâî, "İdeyn", 1) bayramlarını dahi cahiliye bayramlarına benzetmeyen bir peygamberin, her halini katiline aşık olmuş maşuk gibi tarih boyunca kanına canına namusuna kasteden Hıristiyan aleminin bayramını cahilce kutlamak gaflet olsa gerektir.

"Sizden kim onlara yönelir, onları dost edi­nirse, onlardandır" (Maide 5/51) ayeti ile "Bizden başkasına benzeyen biz­den değildir" (Tirmizi, İsti'zan 7) hadisi şerifi başka toplumlar ile İslam ümmeti arasına alamet-i farika yani ayırt edici özellikler konulmasını tavsiye etmiştir. Çünkü dış benzeyişin zamanla iç benzeyişe dönüştüğü bilimce de müsellem bir şeydir. “Ey inananlar, eğer kâfirlere itaat ederseniz, sizi ökçeleriniz üzerinde geri­sin geri küfre çevirirler.”(Al-i İmran /149) ayeti ile “Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” (Ebû Dâvûd, Libâs, 4/4031) hadisi de bunu ifade etmektedir.

Dolayısıyla Müslüman, hayatının her alanında kendisine örnek olarak konulan Hz peygamberi sas kendisine örnek almalı. Körü körüne taklitten kurtulmalı. Dinini tehlikeye atacak her türlü fiil ve eylemden uzak durmalı.

Bünyamin GÖLCÜ

SERİNHİSAR MÜFTÜSÜ

Yorum Yazın