NİÇİN KAYBETTİK
Yamadık Dünyamıza, Yırtarak Dinimizden
Din de Gitti. Dünya da Gitti Elimizden. NFK
Hz Peygamber sas veda haccında şu aşağılık dünyamızdan veda etmeye hazırlanırken bize iki şey emanet etmişti; Kuran ve Sünnet. İlk üç asrı çıkarırsak sonraki dönemlerde özellikle yirminci ve yirmi birinci asırda insanlar dinleri ile dünyaları arasına mesafeler koymaya başladı. Dinin çok kıymetli öğretilerini çözümlemekte yeni meselelere dini açıdan çözümler üretmekte zayıf düşünce kendi kanunlarını kendileri yapmaya başladılar. İnandıkları gibi yaşamayanınca yaşadıkları gibi inandılar. Dinin emirlerini önce bireyin günlük yaşantısından sonra aileden, sosyal hayattan, ticaretten ve siyasetten uzaklaştırdılar. Hatta o kadar ileri gidildi ki İslam devlet yönetim sisteminin laik modeli olduğunu savunanları dahi görmeye başladık. Laik Devlet sisteminin bireyin dünyasındaki yansımaları ise sekülerleşme olarak göründü.
Her kesime dini anlatacak bir dil geliştirilemedi. Dini yaşam va’zu nasihat camiye hapsedildi. Sokağa çıkarılamadı. Bu yüzden caminin hemen yanı başında içki dükkânı olan adam dinden bihaber kaldı. Kahvede oyununun başından kafasını kaldırıp bu ezanlar bana ne anlatıyor diyemedi. Ezanlar başkalarını çağırıyor zannettiler. Eğlence dünyasındaki kendi pembe dünyada görenlerin anlayacağı bir dil ve uslup geliştirilemedi. Yavda çocuklarımızın küçük dünyalarına hitap eden bir din dili oluşturulamadı. Esnafa, tüccara, sanatçıya, siyasetçiye anlatılacak bir din dili ve uslup geliştirilemedi. Hastalıkları ve hastanın tedavi yöntemini bilemedik. Her hastaya aspirin vermekle yetindik. Hz peygamberin as yaptığı gibi her derde deva olamadık. Gelenin halini bilemedik. Onun için kaybettik.
Çocuklarımızın dünyalarını dert ettiğimiz gibi ahiretlerini dert edinmedik. Onları dünyaya hazırladığımız gibi ahirete hazırlamadık. Dünyalarını dinlerine önceledik. Dünyevi sınavları için çektiğimiz derdi ahiret sınavları için çekmedik. Meçhul olan dünya gelecekleri için her şeyimizi verdik ama asıl gelecek olan ahiret için gayret sarf etmedik. Dünyalıklara özendirdik dünyalıkları anlattık ama cennet güzelliklerini anlatmadık. Dünya hapishaneleriyle korkuttuk cehennemi unutturduk. Hayatın yaşam kanunlarını öğrettik ama asıl yaşamı verenin ve yaşam için kanun koyan Allah sevgisini ve korkusunu aşılamadık. Gireceği bir sınavdan zayıf almasın diye uykusuz kaldık yorgun düştük gözyaşıyla dualar ettik okul önlerinde, ama çocuğumuz namaz kılmıyor, kuran bilmiyor günahlar işliyor diye hiç rahatsız olmadık. Giyim kuşamdan yeme içmeye kadar boğazına tıkadık ama helali haramı öğretmedik. İhtiraslarımıza yenik düştük. Onun için kaybettik.
Evlilikleri mutlu günlerde gönül eğlendirme olarak algıladık. Zor günleri görünce bocaladık. Çoğu zaman aileyi parçaladık. Menfaatlerin bittiği yerde demirleri kopardık. Çocukları gelecek nesilleri düşünmedik. Zorluklara birlikte katlanmayı değil ayrılığı yeğledik. Aile içi sorumlulukları yerine getirmek yerine kadın-erkek üstünlük yarışına girdik. Farklılıklarımızın zenginlik olduğunu unuttuk. Çatışmaya dönüştürdük. Özgürlük adına kadın-erkek rollerini değiştirdik. Saygı ve sevgiyi yitirdik. ana–baba; sevgi ve saygıdan, çocuklar şefkatten mahrum kaldı. Onun için kaybettik.
Adına özgürlük dedik küçükler büyüklere saygıyı unuttu. Kanunlar bireylere haklar verdi suisitimale uğradı sananeler bananeler baş gösterdi. Gençler günahlara batarken kimse oralı olmadı. Depresyonları, cinnet geçirmeler, cinayetler, tecavüzler vs bir çok yöntemlerle cana, akla, namusa, mala ve dine kastedildi. Onun için kaybettik.
Dört öküz hikâyesinde olduğu gibi Müslümanların kolunu kırdılar baş banane dedi, ayağını kırdılar vücut ilgilenmedi, ciğerini söktüler mide aldırmadı. Eti söktüler tırnak hissetmedi. Aklı aldılar kalp gafil kaldı. En son canından da oldu. İslam âlemi, ameliyat masasındaki hasta gibi ölüm kalım savaşı vermekte iken herkes ümmeti değil kendini düşündü. onun için kaybettik.
Müslümanlar içerisinde birileri terör örgütleri kurarken birileri de bunlara çanak oldu. Birileri de sessiz kaldı. İslami terör İslamfobi gibi lekeleyici sözler çıkardılar. Birileri de onlara ılımlı İslam deyimiyle şirinleşmeye çalıştılar. Dünyalık menfaatleri için Kendi ülkelerini karıştırdılar. İsyan bayrakları açtılar. Hükümetlerini yıktılar. Ellerinde ne devletleri kaldı ne de menfaatleri. Onun için kaybettik.
Dünya metaları uğruna faiz, tefecilik, kumar, rüşvet, yasak yiyecek ve içeceklerin satımı gibi birçok günaha girdik. Bankamatiklere odaklandık Rızkın Allahtan geldiğini unuttuk. Tembellik yaptık sabah uykusuna daldık. Hazıra konmaya az emekle çok yemek peşine düştük, verilenlerin kıymetini bilmedik hep daha fazlasını istedik. Bereketi kaybettik onun için kaybettik.
Adaleti menfaatlerimize yorduk, hakkı hukuku üstünlere kıldık. Mazlumun hakkını zayi ettik. Amir olduk memuru ezdik. Zengin olduk fakiri soyduk. Yetkileri kendimize kullandık. Toplumsal güveni zedeledik. Onun için kaybettik.
Emniyeti, emaneti, güveni, istikrarı, istikameti, adaleti, merhameti, idareyi, itaati, affı, bağışı, diğerkâmlığı, iktisadı, kanaati, gönül tokluluğunu zayi ettik. Onun için kaybettik.
Allah’ın kitabını ve peygamberinin sünnetini terk ettik. Onun için kaybettik.
Bünyamin GÖLCÜ
SERİNHİSAR MÜFTÜSÜ
Yorum Yazın